3 Mart 2014 Pazartesi

KCK inançlar komitesi:IŞİD'e karşı etkin mücadele çağrısı

KCK İnançlar Komitesi'nden IŞİD'e karşı etkin mücadele çağrısı

KCK İnançlar ve Azınlıklar Komitesi, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetesinin Til Meruf köyünde halkın kutsal değerlerine saldırısını kınayarak,  "IŞİD ve El Qaide çetelerinin, İslam dini de dahil tüm inançların kutsal mekanlarına saldırmaları Ortadoğu ve İslam toplumları açısından son derece önemli sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Bu durum, yeni bir kırılma noktası yaratma olasılığı kadar, bağrında 1300 yıl önce yaşanan kırılmayı tamir etme olanaklarını da taşımaktadır" dedi.
KCK İnançlar ve Azınlıklar Komitesi, 27 Şubat günü Qamişlo'ya 20 km mesafedeki Til Meruf köyüne saldıran ve 28 Şubat günü YPG tarafından köyden çıkarılan IŞİD çetesinin saldırılarını kınadı.  Saldırıda,  siviller kaçırılmış, bir türbe bomba ile imha edilmiş, dört minareli bir camının üç minaresi yıkılmış ve evler ateşe verilmişti.
Açıklamada, "İki yılı aşkın bir zamandır, Suriye’de yaşanan İslam ve İnsanlık kıyımı, IŞİD çetelerinin Rojava’nın Tıl Maaruf kasabasındaki Şex Xeznewi türbesi ve Camiine yönelik saldırılarıyla doruk noktasına ulaşmıştır. Bu çeteler, iyilik ve güzellikten başka bir söylem ve eylemi olmayan İslam dinini, onun adına her türlü kötüğü yaparak katletmekte; Sevgi, kardeşlik ve hoşgörü üzerine inşa edilen insanlığı da, kin, nefret ve düşmanlığın karanlık dehlizlerinde yok etmektedirler. Bunlar, iktidar uğruna tüm kutsal İslami ve insani değerleri ayakları altına almaktan çekinmemektedirler" denildi.
"Bu çetelerin Suriye ve Rojava’da uyguladıkları sınır ve değer tanımaz saldırıları, bizlere Yezid’in, iktidarı uğruna Kâbe’nin kutsal duvarlarını mancınık ateşiyle dövmesini hatırlatmaktadır" diyen Komite, devamla şunları ifade etti:
"Dönemin sözde İslam halifesi olan Yezit, sırf iktidarda kalabilmek uğruna, muhaliflerinin sığındığı Mekke şehrine ve Kâbe’ye saldırmıştır. Oysa ki Hz. Peygamber, Mekkeyi ve Kâbe şahşında ibadet mekanlarını, içinde ve çevresinde hiç bir zaman kan dökülmemesi gereken kutsal alanlar olarak ilan etmişti. Yezit’in, komutanları vasıtasıyla Kâbe’ye yönelttiği bu saldırı, İslam tarihinde büyük bir kırılma noktası olmuştur. İslam dininin en kutsal mekanına yapılan bu saldırıya o dönemde güçlü bir karşılığın verilememesi, İslam dini ve toplumlarının 1300 yıldan fazla bir süredir, iktidar ve saltanatın kötülüklerinin gölgesinde kalmasına yol açmıştır. Bu durum, iktidar ve saltanat sahiplerine de, kötü ve çirkin eylemlerini, İslam adına meşrulaştırma olanağını vermiştir.
İktidar ve saltanat uğruna her türlü kötülüğü yapan Yezit ve Haccac’ın izinde yürüyen günümüzün çeteleri, kutsal mekanlara saldırmanın yanısıra, kadın ve çocuklara da en büyük zulümleri uygulamaktadır. İslam’ın, özel koruma altına aldığı kadınları basit güdülerinin tatmin aracı haline getirerek, hem dine hem de insanlığa karşı en büyük günah ve suçları işlemektedirler. Kirli bir savaşın neticesinde aç kalan çocukların, kendilerini doyurmak için giriştikleri bir eylemi hırsızlık sayarak ellerini kesmektedirler. Vahşetin kanunsuzluklarını, İslam’ın kanunları diye insanlara sunmaya çalışmaktadırlar. Oysa ki İslam, sevgi ve merhamet dinidir.
Aynı çeteler, Suriye’de yaşayan Alevi, Hıristiyan, Êzdi ve Dürzi inançlarına mensup toplumları da hedefleyerek, kendi kirli iktidar emellerini, bir din ve mezhep mücadelesi şekline büründürmeye çalışmaktadırlar. Bunlar, başta Aleviler olmak üzere İslam dışı inanç topluluklarına yönelik katliamlar geliştirerek, Suriye’yi bir din ve mezhep savaşı çıkmazına koyma çabası içerisindedirler. Bu biçimde de, yaptıkları çirkinliklerden dolayı, kendilerinden yüz çeviren sade ve saygın Sünni Müslüman halkın teveccühünü kazanmaya gayret etmektedirler. Suriye halklarının bir yıldan fazla bir zamandır bu çetelerin gerçek amaçlarını fark ederek bunlardan desteklerini çekmeleri, hem İslam dini hem de insanlık adına taktire şayan bir davranıştır.
Bugün, IŞİD ve El Qaide çetelerinin, İslam dini de dahil tüm inançların kutsal mekanlarına saldırmaları Ortadoğu ve İslam toplumları açısından son derece önemli sonuçlar doğurma potansiyeline sahiptir. Bu durum, yeni bir kırılma noktası yaratma olasılığı kadar, bağrında 1300 yıl önce yaşanan kırılmayı tamir etme olanaklarını da taşımaktadır. Bu nedenle, bunlara karşı etkin bir mücadele içerisine girmek ibadet değerindedir. Bu mücadelede kazanılacak başarılar, hem İslam dininin hem de toplumlarının 1300 yıldır mahkum oldukları makus kaderlerini değiştirecek ve bu sayede tüm farklılıklarıyla toplumlarımız hak ettikleri sevgi, barış ve kardeşlikle örülü bir yaşam kurabilecektir. Bu amaç ve hedefle tüm müminleri ve inananları, bu çetelere karşı birlik içinde mücedele etmeye çağırıyoruz. Çetelerin, İslam ve insanlık dışı vahşetlerini de kınıyoruz."


"Mersin Üniversitesi Haber Portalı"