TOPLUMSAL DEVRİM SÜREKLİ BİR DEĞİŞME VE DEĞİŞTİRME HAREKETİDİR
Arkadaşlarım,
Toplumsal devrim, sınıfsal temelleri olan, kesintisiz bir değişme ve değiştirme hareketidir. Çeşitli zorluklarla dolu, uzun, sancılı bir tarihi dönemi kapsar. Acıları, sevinçleri, başarıları, yenilgileri, yükseliş ve düşüş devrelerini içerir.
Toplumsal devrim, sınıfsal temelleri olan, kesintisiz bir değişme ve değiştirme hareketidir. Çeşitli zorluklarla dolu, uzun, sancılı bir tarihi dönemi kapsar. Acıları, sevinçleri, başarıları, yenilgileri, yükseliş ve düşüş devrelerini içerir.
Toplumsal devrimleri zorunlu
kılan, uzlaşmaz boyutlara ulaşan toplumsal çelişmelerdir.
Sınıflı her toplum, uzlaşmaz sınıf çelişmelerini bağrında
taşır. İşte devrimleri gündeme getiren bu çelişmeler,
çelişmelerin çözümü için gerekli olan sınıf güçlerini,
bütün mücadele silahlarıyla karşı karşıya getirir. Sınıf
siyasetlerini, ideolojilerini, taktik tavır ve
davranışlarını da bu süreç içerisinde biçimler.
Toplumumuz da, günden güne
berraklaşan bu saflaşma süreci içindedir. Biliyoruz ki,
insanlık tarihi sınıfların mücadeleleri tarihidir.
Tarihin itici gücü halklardır. Yani, tarihi gelişmeler,
üstün yetenekli insanların eseri değil, üstün özelliklere
sahip insanlar toplumsal çelişmelerin ve gelişmelerin
eseridir. Toplumsal gelişmelerin nesnel yasalarını ve
halkların tarihi eğilimlerini özünden kavrayan insanlar,
nesnel koşullara uygun düşen doğru önerileri,
fedakârlıkları ve cesaretleriyle kitlelerin
bilinçlenmelerinde, devrim hedeflerine yönelmelerinde
önemli roller oynamışlar ve tarih, onları layık oldukları
yerlere oturmuştur. Tarihi akışa ve toplumsal eğilimlere
ters düşen, toplumsal gerçeklikten kopar ve halkın devrimci
eğilimlerini çiğneyen insanlar ise, bir zamanlar halk
tarafından nasıl yüceltilmişlerse, yine halk tarafından
alaşağı edilmişlerdir, edilmektedirler ve dileceklerdir.
İşte bu tarihi ve evrensel gerçeklerden hareketle, sınıf
saflaşmalarının yoğunlaştığı günümüzde kendi yerimizi
saptamak göreviyle karşı karşıyayız.
Kimin saflarında olacağız?
Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük isteyen; insanın insana kulluğuna son verilmesini isteyen halkların devrimci saflarında mı, yoksa bağımsızlığa ve demokrasiye karşı çıkan, sömürüyü bir tasma gibi halkların boğazına geçirip onları köleleştiren ve düzeni korumak için her türlü baskı ve zülmü “meşru” gören halk düşmanı saflarda mı?
Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük isteyen; insanın insana kulluğuna son verilmesini isteyen halkların devrimci saflarında mı, yoksa bağımsızlığa ve demokrasiye karşı çıkan, sömürüyü bir tasma gibi halkların boğazına geçirip onları köleleştiren ve düzeni korumak için her türlü baskı ve zülmü “meşru” gören halk düşmanı saflarda mı?
Hangi safları seçersek seçelim,
seçtiğimiz saflar bize çeşitli görevler yükler. Bu
görevlerin yerine getirilmesi, bizi sınıfsal değerlere
göre adlandırır. Ya ezilen halkların ve sınıfların fedakâr,
yiğit, bilinçli, unutulmaz savaşçıları olarak,
bilinen-bilinmeyen kahramanları olarak tarihe geçeriz… ya
da halk düşmanları olarak, nefretle anılarak tarihin kara
safyalarına, tarihin çöplüğüne. Ya anamıza, babamıza,
karımıza ve çocuklarımıza, bizden sonraki kuşaklara
şerefli insanların mirasını bırakırız… ya da onların,
yakınlarımızın, uzun bir süre utanacakları, hatırladıkça
yüzlerini kızartacak acı bir miras. Biz, çocuklarımıza
şerefli, onurlu bir miras bırakmalıyız.
Arkadaşlarım,
Şerefli bir miras bırakmanın birinci koşulu, ezilenlerin yanında bilinçli bir biçimde saf tutmak ve kendimizi, ezen sınıfların gerici ideoloji ve kültürel etkilenmelerinden, düşünce biçimlerinden, alışkanlıklarından kurtarmak için sabırlı çaba sarfetmektir.
Şerefli bir miras bırakmanın birinci koşulu, ezilenlerin yanında bilinçli bir biçimde saf tutmak ve kendimizi, ezen sınıfların gerici ideoloji ve kültürel etkilenmelerinden, düşünce biçimlerinden, alışkanlıklarından kurtarmak için sabırlı çaba sarfetmektir.
Safımız, her türlü sahteliği,
grupçuluğu aşarak, başta işçi sınıfı olmak üzere, ezilen,
sömürülen bütün emekçi kitlelerin birliği doğrultusunda,
devrimci proletaryanın mücadele safları olmalıdır.
Bu safı içtenlikle ve inanarak
seçmişsek, bu saflara karşı olan bütün gerici güçlere ve bu
güçlerin ideolojik, siyasi, kültürel ve toplumsal
etkilerine karşı, bilimsel sosyalizmin ilkeleri
temelinde savaşmalıyız.
Bu görev, kendimizi ve çevremizi değiştirmeyi emreder.
Bu görev, devrimci fedakârlığı, bilgi edinmeyi, yiğitliği ve alçakgönüllü olmayı emreder.
Bu görev, devrim saflarını seçmiş insanların, eleştiri, özeleştiri temelinde birliğini emreder.
Bu görev, devrim yolunu seçmiş insanların kardeşliğini, kitlelerle birleşmesini emreder.
Arkadaşlarım,
Yeni bir yaşa girdiğim bu gün, gerek bana gerekse sizlere, geçmişe eleştirici bir gözle bakmanın, hatalarımızın sınıfsal köklerini araştırmanın, bizi halka güvensiz, bireyci, tembel yapan ana nedenlerin araştırılmasının vesilesi olsun.
Gerçekten devrim istiyorsak, devrimin çıkarlarını birinci plana almalıyız. Gerek kendi, gerekse arkadaşlarımızın zaaflarına, yapıcı ve arındırıcı bir biçimde, bu açıdan bakmalıyız.
Yeni bir yaşa girdiğim bu gün, gerek bana gerekse sizlere, geçmişe eleştirici bir gözle bakmanın, hatalarımızın sınıfsal köklerini araştırmanın, bizi halka güvensiz, bireyci, tembel yapan ana nedenlerin araştırılmasının vesilesi olsun.
Gerçekten devrim istiyorsak, devrimin çıkarlarını birinci plana almalıyız. Gerek kendi, gerekse arkadaşlarımızın zaaflarına, yapıcı ve arındırıcı bir biçimde, bu açıdan bakmalıyız.
Bizi zor görevler bekliyor.
Başarılı olmak, en küçük ayrıntının bile doğru sınıfsal
ilkeler ışığında titizlikle irdelenmesini zorunlu kılar.
Sizlere, önümüzdeki çeşitli engellerin aşılmasında gücüm
oranında yardımcı olmak için çalışacağım; olumlu
yanlarımızın vazgeçilmez dostu, zaaflarımızın amansız
düşmanı olarak her zaman yanınızda olacağım. Bütün eksiklik
ve yetmezliklerinize karşın sizlere inanıyorum ve
güveniyorum. Bu inancım, kaynağını halkıma duyduğum
güvenden alıyor. Devrimin gerektirdiği bilgiler ve
yetenekler kazanılabilir şeylerdir. Halkımız mutlaka
başarıya ulaşacaktır. Bağımsızlığın, mutluluğun ve
özgürlüğün düşmanı emperyalizm ve sosyal emperyalizm
yenilecektir. İnsanlık düşmanı faşizm yenilecektir!
Reformizm ve revizyonizm yenilecektir! Her türlü sağ ve “sol”
sapmalar aşılacaktır! Ve halkımız kendi eseri olacak
Demokratik Halk Devrimini ve buradan geçerek sosyalizmi
kesin zafere ulaştıracaktır. Bu, tarihin yazgısıdır.
Yaşasın devrim!..
Yılmaz Güney, bu konuşmayı,
Kayseri Cezaevi’nde, 1 Nisan 1977’de “doğum günü” dolayısıyla
Komün Arkadaşları önünde yaptı, daha sonra Güney Dergisi’nde
yayınlandı.
"Mersin Üniversitesi Haber Portalı"