26 Ocak 2014 Pazar

Yılmaz güney:toplumsal devrim sürekli bir değişme ve değiştirme hareketidir

TOPLUMSAL DEVRİM SÜREKLİ BİR DEĞİŞME VE DEĞİŞTİRME HAREKETİDİR

Ar­ka­daş­la­rım,
Top­lum­sal dev­rim, sı­nıf­sal te­mel­le­ri olan, ke­sin­ti­siz bir de­ğiş­me ve de­ğiş­tir­me ha­re­ke­ti­dir. Çe­şit­li zor­luk­lar­la do­lu, uzun, san­cı­lı bir ta­ri­hi dö­ne­mi kap­sar. Acı­la­rı, se­vinç­le­ri, ba­şa­rı­la­rı, ye­nil­gi­le­ri, yük­se­liş ve dü­şüş dev­re­le­ri­ni içe­rir.
Top­lum­sal dev­rim­le­ri zo­run­lu kı­lan, uz­laş­maz bo­yut­la­ra ula­şan top­lum­sal çe­liş­me­ler­dir. Sınıf­lı her top­lum, uz­laş­maz sı­nıf çe­liş­me­le­ri­ni bağ­rın­da ta­şır. İş­te dev­rim­le­ri gün­de­me ge­ti­ren bu çe­liş­me­ler, çe­liş­me­le­rin çö­zü­mü için ge­rek­li olan sı­nıf güç­le­ri­ni, bü­tün mü­ca­de­le si­lah­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya ge­ti­rir. Sı­nıf si­ya­set­le­ri­ni, ide­olo­ji­le­ri­ni, tak­tik ta­vır ve dav­ra­nış­la­rı­nı da bu sü­reç içe­ri­sin­de bi­çim­ler.
Top­lu­mu­muz da, gün­den gü­ne ber­rak­la­şan bu saf­laş­ma sü­re­ci için­de­dir. Bi­li­yo­ruz ki, in­san­lık ta­ri­hi sı­nıf­la­rın mü­ca­de­le­le­ri ta­ri­hi­dir. Ta­ri­hin iti­ci gü­cü halk­lar­dır. Ya­ni, ta­ri­hi ge­liş­me­ler, üs­tün ye­te­nek­li in­san­la­rın ese­ri de­ğil, üs­tün özel­lik­le­re sa­hip in­san­lar top­lum­sal çe­liş­me­le­rin ve ge­liş­me­le­rin ese­ri­dir. Top­lum­sal ge­liş­me­le­rin nes­nel ya­sa­la­rı­nı ve halk­la­rın ta­ri­hi eği­lim­le­ri­ni özün­den kav­ra­yan in­san­lar, nes­nel ko­şul­la­ra uy­gun dü­şen doğ­ru öne­ri­le­ri, fe­da­kâr­lık­la­rı ve ce­sa­ret­le­riy­le kit­le­le­rin bi­linç­len­me­le­rin­de, dev­rim he­def­le­ri­ne yö­nel­me­le­rin­de önem­li rol­ler oy­na­mış­lar ve ta­rih, on­la­rı la­yık ol­duk­la­rı yer­le­re otur­muş­tur. Ta­ri­hi akı­şa ve top­lum­sal eği­lim­le­re ters dü­şen, top­lum­sal ger­çek­lik­ten ko­par ve hal­kın dev­rim­ci eği­lim­le­ri­ni çiğ­ne­yen in­san­lar ise, bir za­man­lar halk ta­ra­fın­dan na­sıl yü­cel­til­miş­ler­se, yi­ne halk ta­ra­fın­dan ala­şa­ğı edil­miş­ler­dir, edil­mek­te­dir­ler ve di­le­cek­ler­dir. İş­te bu ta­ri­hi ve ev­ren­sel ger­çek­ler­den ha­re­ket­le, sı­nıf saf­laş­ma­la­rı­nın yo­ğun­laş­tı­ğı gü­nü­müz­de ken­di ye­ri­mi­zi sap­ta­mak gö­re­viy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.
Ki­min saf­la­rın­da ola­ca­ğız?
Ba­ğım­sız­lık, de­mok­ra­si ve öz­gür­lük is­te­yen; in­sa­nın in­sa­na kul­lu­ğu­na son ve­ril­me­si­ni is­te­yen halk­la­rın dev­rim­ci saf­la­rın­da mı, yok­sa ba­ğım­sız­lı­ğa ve de­mok­ra­si­ye kar­şı çı­kan, sö­mü­rü­yü bir tas­ma gi­bi halk­la­rın bo­ğa­zı­na ge­çi­rip on­la­rı kö­le­leş­ti­ren ve dü­ze­ni ko­ru­mak için her tür­lü bas­kı ve zül­mü “meş­ru” gö­ren halk düş­ma­nı saf­lar­da mı?
Han­gi saf­la­rı se­çer­sek se­çe­lim, seç­ti­ği­miz saf­lar bi­ze çe­şit­li gö­rev­ler yük­ler. Bu gö­rev­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si, bi­zi sı­nıf­sal de­ğer­le­re gö­re ad­lan­dı­rır. Ya ezi­len halk­la­rın ve sı­nıf­la­rın fe­da­kâr, yi­ğit, bi­linç­li, unu­tul­maz sa­vaş­çı­la­rı ola­rak, bi­li­nen-bi­lin­me­yen kah­ra­man­la­rı ola­rak ta­ri­he ge­çe­riz… ya da halk düş­man­la­rı ola­rak, nef­ret­le anı­la­rak ta­ri­hin ka­ra saf­ya­la­rı­na, ta­ri­hin çöp­lü­ğü­ne. Ya ana­mı­za, ba­ba­mı­za, ka­rı­mı­za ve ço­cuk­la­rı­mı­za, biz­den son­ra­ki ku­şak­la­ra şe­ref­li in­san­la­rın mi­ra­sı­nı bı­ra­kı­rız… ya da on­la­rın, ya­kın­la­rı­mı­zın, uzun bir sü­re uta­na­cak­la­rı, ha­tır­la­dık­ça yüz­le­ri­ni kı­zar­ta­cak acı bir mi­ras. Biz, ço­cuk­la­rı­mı­za şe­ref­li, onur­lu bir mi­ras bı­rak­ma­lı­yız.
Ar­ka­daş­la­rım,
Şe­ref­li bir mi­ras bı­rak­ma­nın bi­rin­ci ko­şu­lu, ezi­len­le­rin ya­nın­da bi­linç­li bir bi­çim­de saf tut­mak ve ken­di­mi­zi, ezen sı­nıf­la­rın ge­ri­ci ide­olo­ji ve kül­tü­rel et­ki­len­me­le­rin­den, dü­şün­ce bi­çim­le­rin­den, alış­kan­lık­la­rın­dan kur­tar­mak için sa­bır­lı ça­ba sar­fet­mek­tir.
Sa­fı­mız, her tür­lü sah­te­li­ği, grup­çu­lu­ğu aşa­rak, baş­ta iş­çi sı­nı­fı ol­mak üze­re, ezi­len, sö­mü­rü­len bü­tün emek­çi kit­le­le­rin bir­li­ği doğ­rul­tu­sun­da, dev­rim­ci pro­le­tar­ya­nın mü­ca­de­le saf­la­rı ol­ma­lı­dır.
Bu sa­fı iç­ten­lik­le ve ina­na­rak seç­miş­sek, bu saf­la­ra kar­şı olan bü­tün ge­ri­ci güç­le­re ve bu güç­le­rin ide­olo­jik, si­ya­si, kül­tü­rel ve top­lum­sal et­ki­le­ri­ne kar­şı, bi­lim­sel sos­ya­liz­min il­ke­le­ri te­me­lin­de sa­vaş­ma­lı­yız.
Bu gö­rev, ken­di­mi­zi ve çev­re­mi­zi de­ğiş­tir­me­yi em­re­der.
Bu gö­rev, dev­rim­ci fe­da­kâr­lı­ğı, bil­gi edin­me­yi, yi­ğit­li­ği ve al­çakgö­nül­lü ol­ma­yı em­re­der.
Bu gö­rev, dev­rim saf­la­rı­nı seç­miş in­san­la­rın, eleş­ti­ri, özeleş­ti­ri te­me­lin­de bir­li­ği­ni em­re­der.
Bu gö­rev, dev­rim yo­lu­nu seç­miş in­san­la­rın kar­deş­li­ği­ni, kit­le­ler­le bir­leş­me­si­ni em­re­der.
Ar­ka­daş­la­rım,
Ye­ni bir ya­şa gir­di­ğim bu gün, ge­rek ba­na ge­rek­se siz­le­re, geç­mi­şe eleş­ti­ri­ci bir göz­le bak­ma­nın, ha­ta­la­rı­mı­zın sı­nıf­sal kök­le­ri­ni araş­tır­ma­nın, bi­zi hal­ka gü­ven­siz, bi­rey­ci, tem­bel ya­pan ana ne­den­le­rin araş­tı­rıl­ma­sı­nın ve­si­le­si ol­sun.
Ger­çek­ten dev­rim is­ti­yor­sak, dev­ri­min çı­kar­la­rı­nı bi­rin­ci pla­na al­ma­lı­yız. Ge­rek ken­di, ge­rek­se ar­ka­daş­la­rı­mı­zın za­af­la­rı­na, ya­pı­cı ve arın­dı­rı­cı bir bi­çim­de, bu açı­dan bak­ma­lı­yız.
Bi­zi zor gö­rev­ler bek­li­yor. Ba­şa­rı­lı ol­mak, en kü­çük ay­rın­tı­nın bi­le doğ­ru sı­nıf­sal il­ke­ler ışı­ğın­da ti­tiz­lik­le ir­de­len­me­si­ni zo­run­lu kı­lar. Siz­le­re, önü­müz­de­ki çe­şit­li en­gel­le­rin aşıl­ma­sın­da gü­cüm ora­nın­da yar­dım­cı ol­mak için ça­lı­şa­ca­ğım; olum­lu yan­la­rı­mı­zın vaz­ge­çil­mez dos­tu, za­af­la­rı­mı­zın aman­sız düş­ma­nı ola­rak her za­man ya­nı­nız­da ola­ca­ğım. Bü­tün ek­sik­lik ve yet­mez­lik­le­ri­ni­ze kar­şın siz­le­re ina­nı­yo­rum ve gü­ve­ni­yo­rum. Bu inan­cım, kay­na­ğı­nı hal­kı­ma duy­du­ğum gü­ven­den alı­yor. Dev­ri­min ge­rek­tir­di­ği bil­gi­ler ve ye­te­nek­ler ka­za­nı­la­bi­lir şey­ler­dir. Hal­kı­mız mut­la­ka ba­şa­rı­ya ula­şa­cak­tır. Ba­ğım­sız­lı­ğın, mut­lu­lu­ğun ve öz­gür­lü­ğün düş­ma­nı empe­ryalizm ve sos­yal em­per­ya­lizm ye­ni­le­cek­tir. İn­san­lık düş­ma­nı fa­şizm ye­ni­le­cek­tir! Re­for­mizm ve re­viz­yo­nizm ye­ni­le­cek­tir! Her tür­lü sağ ve “sol” sap­ma­lar aşı­la­cak­tır! Ve hal­kı­mız ken­di ese­ri ola­cak De­mok­ra­tik Halk Dev­ri­mi­ni ve bu­ra­dan ge­çe­rek sos­ya­liz­mi ke­sin za­fe­re ulaş­tı­ra­cak­tır. Bu, ta­ri­hin yaz­gı­sı­dır.
Ya­şa­sın dev­rim!..

Yıl­maz Güney, bu ko­nuş­ma­yı, Kay­se­ri Ce­za­evi’nde, 1 Ni­san 1977’de “do­ğum gü­nü” do­la­yı­sıy­la Ko­mün Ar­ka­daş­la­rı önün­de yap­tı, da­ha son­ra Güney Der­gi­si’nde ya­yın­lan­dı.

 "Mersin Üniversitesi Haber Portalı"