Rosa Luxemburg
Aralık 1918
Şu anda başlamış olan proletarya devriminin sosyalizmi gerçekleştirmekten başka
bir amacı ve sonucu olamaz. İşçi sınıfı her şeyden önce tüm politik devlet
gücünü eline geçirmek için çaba sarf etmelidir. Ne var ki politik güç biz
sosyalistler için sadece bir araçtır. Bu gücü uğrunda kullanmamız gereken amaç
ise, tüm ekonomik ilişkilerin kökten değişimidir.
Bugün tüm zenginlikler –madenler, işyerleri ve fabrikalar olduğu kadar en büyük
ve en iyi gayrimenkuller de– birkaç Junker’in ve özel kapitalistin elinde.
İşçilerin büyük kısmı, çok çalışma karşılığında, bu Junkerlerden ve
kapitalistlerden, yaşayacakları cüzi bir ücret alıyorlar. Bugünkü ekonominin
gayesi az sayıda aylağın zenginleşmesidir.
Bu gidişe dur denmeli. Bütün toplumsal zenginlik, derinlerde gizlenen ve
yüzeydeki tüm doğal kaynaklarıyla toprak, tüm fabrikalar ve işyerleri
sömürgenlerin ellerinden alınmalı ve insanlığın ortak mülkiyetine geçmelidir.
Gerçek bir işçi hükümetinin ilk görevi, bir dizi kararnameyle en önemli üretim
araçlarının ulusal mülk olduğunu ilan etmek ve onları toplumun kontrolüne
vermektir.
Fakat asıl ve en zor vazife bundan sonra başlıyor: ekonominin tamamen yeni
temeller üzerinde yeniden inşası.
Halihazırda her işletmede üretim tek tek kapitalistlerin kendi inisiyatifine
göre yürütülüyor. Neyin ne şekilde üretileceği, üretilen malların nerede, ne
zaman ve nasıl satılacağı sanayici tarafından belirleniyor. İşçiler tüm bunları
görmüyor, onlar sadece görevini yerine getirmesi gereken canlı makineler.
Sosyalist bir ekonomide bu tamamen farklı olmak zorundadır! Özel işveren ortadan
kalkacaktır. O zaman üretim bir bireyin zenginleşmesi için değil, halkın
çoğunluğunun her türlü ihtiyacını karşılayacak araçların sağlanması için
yapılacaktır. Fabrikalar, işyerleri ve tarımsal işletmeler, buna uygun olarak,
yeni bir bakış açısıyla yeniden organize edilmelidir:
İlk olarak: eğer üretimin amacı herkes için güzel bir hayat, bol yiyecek ve
diğer kültürel geçim araçlarını sağlamak ise, o zaman emek verimliliğinin bugün
olduğundan çok daha yüksek olması gerekir. Toprak çok daha fazla ürün vermeli,
fabrikalarda en ileri teknoloji kullanılmalı, sadece en verimli kömür ve maden
ocakları işletilmeli, vs. Dolayısıyla sosyalizasyon her şeyden önce sanayi ve
tarımdaki büyük işletmelere yayılacaktır. Biz küçük çiftçinin ve zanaatkârın
elinden zar zor geçindiği küçük toprak parçasını ve atölyeyi almak istemiyoruz
ve buna ihtiyacımız da yok. Onlar zamanla bize gönüllü olarak katılacaklar ve
sosyalizmin özel mülkiyete göre değerini kabul edecekler.
İkinci olarak; toplumdaki herkesin zenginliklerden yararlanabilmesi için herkes
çalışmak zorundadır. Ancak eli ve beyni ile topluma yararlı işler gerçekleştiren
kişiler, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak araçları toplumdan alma hakkını
kazanabilirler. Birçok zengin sömürücünün şu an sürdürdüğü hazır yiyici hayat
sona erecek. Küçük çocuklar, yaşlı ve hastalar dışında, çalışabilecek herkes
için genel çalışma zorunluluğu sosyalist ekonomide olmazsa olmaz bir husustur.
Toplumun geri kalan büyük çoğunluğu, çalışamayacak durumda olan bu insanların
bakımını –bugünkü değersiz sadakalarla değil, cömert koşullarda– derhal sağlamak,
çocukların kamusal bakımını, yaşlıların zevk alacakları bir bakımı, hastalar
için kamusal sağlık bakımını vs. üstlenmek zorundadır.
Üçüncü olarak, aynı bakış açısıyla, yani toplumun genel refahı için, hem üretim
araçlarının hem de işgücünün idaresinde hassas ve tutumlu olunmalıdır. Bugün
nereye gidersek gidelim göreceğimiz israf sona erdirilmelidir. Doğal olarak
sosyalist toplumun cinayet silahlarına ihtiyacı olmadığı için tüm savaş ve
mühimmat sanayii ortadan kaldırılmalı ve bunun yerine buralarda kullanılan
değerli malzeme ve insan emeği yararlı ürünler için istihdam edilmelidir. Aylak
zenginler için her türlü gösterişli malı üreten lüks tüketim malları sanayileri
de özel hizmetçilikle birlikte ortadan kalkmalıdır. Buralara bağlanan bütün
insan emeği için daha değerli ve yararlı bir iş bulunacaktır.
Eğer bu şekilde herkesin herkes için, kamu yararı ve çıkarı için çalıştığı bir
işçi toplumu kurarsak, işin kendisinin çok farklı bir şekilde organize edilmesi
gerekir. Bugün sanayide, tarımda ve ofisteki iş, proleterler için çoğunlukla
işkence ve yüktür. İnsanlar işe sadece gitmek zorunda olduğu için gidiyorlar,
zira aksi takdirde geçim araçlarını elde edemezler. Herkesin beraberce kendi
refahları için çalıştığı sosyalist toplumda, işgücünün çalışma hayatındaki
sağlığı ve çalışma şevki en önemli şeydir. Herkesin üzerine düşeni yaparken iyi
vakit geçirebilmesi için, normal kapasiteyi aşmayan kısa çalışma saatleri,
sağlıklı iş mekânları, her türden rehabilitasyon yöntemi ve iş çeşitliliği
hayata geçirilmelidir.
Fakat bütün bu reformlar uygun bir insan malzemesine gereksinim duyar.
Halihazırda kapitalist, onun ustabaşısı veya gözetmeni elinde kırbacı ile
işçilerin başında durmaktadır. Açlık, proleterleri Junker veya büyük çiftçi için
çalışmak üzere fabrika veya büroya yöneltiyor. İşverenler zamanın boşa
harcanmamasına, malzemenin israf edilmemesine ve hem iyi hem de verimli iş
çıkarılmasına dikkat eder.
Sosyalist toplumda eli kırbaçlı sanayicilerin varlığı sona erer. İşçiler kendi
refahı ve yararı için çalışan özgür ve eşit insanlardır. Yani kendi başlarına,
kendi inisiyatifleriyle çalışırlar, kamu varlıklarını israf etmezler ve en
güvenilir ve dikkatli işi çıkarırlar. Her sosyalist kuruluş, kuşkusuz, ne
yaptığını tam olarak bilen ve işlerin düzgün ilerlemesini, en iyi işbölümünün ve
en yüksek verimliliğin elde edilmesini sağlayacak direktifler verebilen teknik
yöneticilere ihtiyaç duyar. Artık mesele bu emirlere gönüllü olarak eksiksiz
uymakta, disiplin ve düzeni sağlamakta ve zorluklara ve karışıklıklara yol
açmamaktadır.
Kısaca, sosyalist ekonomide işçi, açlığın kırbacı olmadan, kapitalist ve köle
yöneticisi başında durmadan da, düzenli ve çok çalışabileceğini, disiplini
koruyabileceğini ve elinden gelenin en iyisini yapabileceğini göstermek
zorundadır. Bu da iç disiplin, entelektüel olgunluk, yüksek ahlâk, dürüstlük ve
sorumluluk duygusu, proleterin tam anlamıyla bir iç yeniden doğuşunu gerektirir.
Sosyalizmi tembel, uçarı, egoist, düşüncesiz, kaygısız insanlarla
gerçekleştiremezsiniz. Sosyalist bir toplumun, kendi bulunduğu yerden, genel
refah için tutku ve hevesle dolu, yoldaşı insanlar için fedakârlık ve
duygudaşlıkla dolu, en zoru gerçekleştirmeye kalkışacak cesaret ve kararlılıkla
dolu insanlara ihtiyacı vardır.
Bununla birlikte, böyle bir insan türünün gelişmesi için onlarca yıl ya da bir
asır beklememize gerek yok. Şu anda, mücadelede ve devrimde, proleter kitleler
gerekli idealizmi öğreniyorlar ve kısa sürede entelektüel olgunluğa erişecekler.
Devrimi gerçek anlamda zafere ulaştırabilmemiz için aynı zamanda cesaret ve
dayanıklılığa, içsel berraklık ve fedakârlığa ihtiyacımız var. Bizler bugün
devrime yatkın savaşçıları yetiştirirken aynı zamanda yeni bir düzenin asli
unsuru olarak gerekli olan geleceğin sosyalist işçilerini de yaratmış oluyoruz.
Özellikle işçi sınıfı gençliği bu vazifeler için yeterince niteliklidir. Gelecek
nesil olarak, büyük bir olasılıkla, şimdiden sosyalist ekonominin gerçek
temellerini oluşturmuş durumdalar. Onun işi, artık, insanlığın geleceğinin
taşıyıcısı olma yüce misyonunu üstlenecek güçte olduğunu göstermektir. Koskoca
bir eski dünya hâlâ devrilmeyi ve tamamen yeni bir tanesiyse inşa edilmeyi
bekliyor. Fakat biz bunu yapacağız değil mi genç arkadaşlar? Yapacağız! Tıpkı
şarkıda söylendiği gibi:
Kuşlar kadar özgür olmak için,
Sayemizde boy veren şeyler hariç,
Elbette hiçbir eksiğimiz yok, karıcığım, çocuğum:
Sadece zaman!
24 Ocak 2014 Cuma
Rosa Luxemburg:Toplumun Sosyalizasyonu
15:48
Mersin Üniversitesi Haber Portalı