1955 Tunceli ilinin Mazgirt ilçesinden
olup elazığın karakoçan ilçesinde dünyaya gelmiştir. Mazlum Doğan’ın
onurlu bir halk uğruna adadığı yaşamı bir halkın acılarının, uğradığı
zulmün ve bir de dirilişinin tarihi oluyor.
Balıkesir’de Yüksek
Öğretmenlik okulunu bitirdikten sonra 1974 yılında Ankara Hacettepe
Üniversitesi Ekonomi bölümüne yazılmıştı. Özgürlük ve bağımsızlık
bilincinin gelişmeye ...başladığı bir dönemde okul çevresi ile yaptığı
tartışmalar ve diyaloglarla Kürt özgürlük hareketinin kuruluşunda yer
alan diğer arkadaşlarla tanışmıştı. Şahin Dönmez’le aynı sınıfta okuyan
Mazlum Doğan yıllar sonra PKK ana davasından tutuklanarak Diyarbakır
zindanına konulduktan sonra bir kez daha onunla karşılaşır. Ancak bu
karşılaşma biraz daha farklı bir şekilde gelişir. Zira her birinin ayrı
bir kampı temsil ettiği bir karşılaşma oluyor.
Çünkü Mazlum
Doğan 1979 yılında Urfa’nın çıkışında bir arabada yakalanarak Amed
zindanına götürüldükten sora, bir yıla kadar yani Şahin Dönmez yakalanıp
Amed zindanına getirilene kadar kimliğini açıklamıyor. Onunla zindanda
yatan yoldaşlarının bazıları tarafından tanınmadığı için adı Ali abi
olarak bilinir. Şahin Dönmez tutuklanarak Amed zindanına getirildikten
sonra düşmana; “işte bu PKK’nin en önde gelen kadrolarından Mazlum Doğan
denilendir.” diyerek Mazlum yoldaşın gerçek kimliğini açıklar.
Bu yiğit halk kahramanını kendi sözlerinden anlatmak belki de en sade ve en gerçekçi olanı olacaktır.
Özgürlük mücadelesiyle ilk tanışmasını 18.6.1981 tarihinde mahkemeye
siyasi savunma yaparken anlatan Mazlum Doğan yoldaş şöyle anlatıyor;
“1974-75 senesinde ben üniversite sınavında Hacettepe'yi tutturmuştum
puan olarak. Hacettepe'ye kaydımı yaptırdım. Daha Önce de ben sol
eğilimliydim, çeşitli sol yayınlar, gazeteler, dergiler, kitaplara kadar
okuyordum. Marksizm’e, Leninizm’e sempati duyuyordum. Yüksekokula
geldikten sonra o sıralar başlangıçta ADYÖD vardı. Bir iki defa ADYÖD'e,
bir iki sefer DGB'ye ve TSİP'e gittim; ama orada pek fazla kişiyle
tanışmadım, tanımıyordum. Daha sonra ADYÖD kapatıldı. Bu arada Hacettepe
Derneği v.b derneklere gidip gelmeye başladım. Buralarda devlet
konusunda, demokrasi konusunda, faşizm konusunda, parti örgütlenmesi
konusunda, mücadele konusunda çeşitli kişilerle konuşur, tartışırdım.
"TKİP davasında işçi köylü sorunu" diye
broşürler falan vardı. Başkalarını milli mesele hakkında fikirleri
olmamakla, ulusların kaderini tayin konusunda bilgi sahibi olmamakla
suçluyorlardı. Ben onu okudum. Ben ne kadar kitap, ne kadar dergi,
gazete falan çıkıyorsa hepsini alıp okumak istiyordum. Bir kısmını
okuyabildim, bir kısmını okuyamadım. Bu ayrı bir sorun; ama hepsini
sıralıyordum… Kendi araştırma, incelemelerimde.
Zaten
kendim Türkiye'nin başka illerinde okumuştum. Daha önce Eskişehir'de,
Balıkesir'de falan okumuştum. Ben devrimci sempatizan olduğum sıralar,
devlet konusunda, demokrasi konusunda bulduğum her türlü kitabı milli
mesele konusu dahil okuyordum. Marksizm’inLeninizm’in bütün temel
konularla ilgili görüşlerini kavramaya çalışıyordum. Ben milli mesele
konusunda kitap araştırmaya, bulduklarımı okumaya başladım. O dönemlerde
henüz "Ulusların Kaderini Tayin Hakkı" Lenin'indir bu eser, Stalin’in,
Marks'ın milli mesele vs. gibi eserleri piyasaya çıkmamıştı.
Başkalarından araştırdık, aradık, taradık. Bulamadım ben pek, fakat
diğer çeşitli siyasi grupların veya dergilerin, çevrelerin bu konudaki
görüşlerini de öğrenmeye çalıştım. Bulduğum kitapları okumaya çalıştım.
1976 yılına doğru artık milli mesele hakkında ben de birkaç kitap
okumuş, bazı şeyler biliyordum: ama elbette daha sonraki kadar gelişmiş,
net, kesin görüşlerim henüz yoktu…
Milatlar, tarih
başlangıcını ifade eder. Her milat halkların, insanlığın bir doğuşu, bir
var oluşu gibi yaşamın toprağına kök salar. Çoğu ise kahramanların,
büyük önderlerin yaşamlarını ortaya koyarak, çarmıhlardan, idam
sehpalarından ve yangınlardan geçerek yarattığı değerler üzerine
gelişir. Ve bu tarihi başlangıçlar insanlığın ortak değerleri gibi aynı
iklimi bütün yüreklerde yaşatırlar.
Newroz da
Ortadoğu halklarının tarihinde bir milat başlangıcıdır. Med
topluluklarının köleci Asur'a karşı büyük kurtuluş hareketinin zafer
günüdür. Asur köleci imparatorluğuna karşı Med toplulukları öncülüğünde
başlayan ve bölgesel bir nitelik kazanan kurtuluş hareketidir. Ama
Ortadoğu öyle fırtınalara, öyle egemen güçlerin gazaplarına uğradı ki,
yeniden bir tarih başlangıcı şafak gibi doğuşu bekliyordu gün batımında…
İşte Mazlum 21 Mart 1982’de bu miladı üç kibrit çöpüyle yaktığı
özgürlük ateşinde müjdelemişti. Kimdi bu yiğit halk kahramanı? Nasıl
olurdu da yüreğini bu kadar büyütebilmişti? Tarihin gerçek
kahramanlarını yazmak belki de en zor iş olsa gerek. Gerçek olana dair
söylenmesi gereken bütün sözler hak etmeyenlere sarf edilmiş ve bu
yüzden gerçek kahramanları anlatmaya yalnızca yürekler kalmıştır.
"Mersin Üniversitesi Haber Portalı"
23 Ocak 2014 Perşembe
Mazlum Doğan:Hayatı
09:50
Mersin Üniversitesi Haber Portalı