23 Ocak 2014 Perşembe

Kemal Pir ve Kürt Özgürlük Mücadelesi

Kemal Pir ve Kürt Özgürlük Mücadelesi

Kemal Pir büyük arkadaşlardandır. Onun kadar duyarlı yaşayan başka birini bulabilmek çok zordur. Ne kadar yüceltilse, yaşama yansıtılsa bile azdır. Halen tam kavranıp yaşamsal kılındığını sanmıyorum



Kürt özgürlük mücadelesinde öncülük, enternasyonalizm ve halka bağlılık açısından önemli bir kişilik olan Kemal Pir, halkların kardeşliğinin bir sembolü. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, bir çok değerlendirmesinde içinden geçilen sürecin anlaşılması için Kemal Pir kişiliğinin iyi kavranması gerektiğine vurguda bulundu.

Kemal Pir nasıl bir kişilikti? Kürt Özgürlük Mücadelesi ile nasıl tanıştı ve nasıl bir rol oynadı? Eylemci ruhu, enerjik yapısı ve sözüne bağlılığıyla Kürt ve Türk halkları arasında nasıl bir köprü oldu Kemal Pir ? Kürt halkının içinden geçtiği süreçte bu soruların yanıtını verebilmek çok önemli.
Kemal Pir ve Devrimci Yaşam

Kürt özgürlük mücadelesinin kurucuları arasında yer alan, yoksul bir köylü ailenin çocuğu olarak Gümüşhane''nin Torul ilçesine bağlı Güzeloluk köyünde 1952 yılında dünyaya gelen Kemal Pir, dünyayı değiştirmenin gerekliliğine inanıp, bunun nasıl gerçekleşeceğinin yolunu bulduğunda, artık önü alınmaz coşkun bir pınar haline gelmişti.

Türk kökenli olan Kemal Pir, Kürt halkının maruz bırakıldığı acıları en derinden duydu. Yurtseverliği onu, Marksizm-Leninizm'e ulaştırmış ve dünyayı değiştirmek için hayatını ortaya koyan bir militan haline getirmişti. Marksizm-Leninizmi derinliğine özümseyip kavraması, onu doğal olarak enternasyonalizme götürdü. Ve Kemal Pir, hiç kimsenin yaklaşma cesaretini bile gösteremediği Kürt gerçekliğine böylesi bir bilinç ve coşkunlukla el attı ve onu değiştirmek için her şeyini ortaya koymaktan asla çekinmedi.

Kemal Pir, Enternasyonalist ruhla atıldığı mücadelede, Kürt halkının en büyük önderlerinden birisi oldu. 1976 sonlarında devrimci-bağımsızlıkçı düşüncelerin Türkiye metropollerinden Kürt bölgesine taşınması kararına bağlı olarak, en küçük bir tereddüt bile göstermeden bütün kişisel kaygılardan uzak Kürdistan'a koştu. Bir an bile duraksamaksızın öğrenci gençlik, işçiler ve köylüler içinde bu düşüncelerin propagandasını yaptı ve sosyal-şovenizme karşı olduğu gibi ulusal inkarcılık ve küçük-burjuva reformist milliyetçiliğine karşı da tavizsiz bir mücadele sürdürdü.

1976 sonralarında Kürt halkının içinde, onu her şeyiyle tanıyıp yaşamaya çalışan Kemal Pir, en kıt olanaklar içerisinde bile mücadele edilebileceğinin canlı bir örneğiydi. Feodal-komprador güçlere ve çetelere karşı birçok eylemin bizzat içinde yer alması, propaganda çalışmalarında olduğu gibi eylemsel alanda da devrimciliğin en güçlü örneklerini sergilemesi, bu gerçeği anlatmaktadır.
Kürt halkı ve Kemal Pir
Kemal Pir, halkın dostu ve ardından tereddütsüz ilerlediği bir önderi olduğu için, egemen sınıfların hedefi haline gelmişti. Yine kişiliğinde temsil ettiği enternasyonalizm ve ulusal kurtuluş savaşçılığı gibi özelliklerden ötürü, sosyal-şovenler ve Kürt küçük burjuva milliyetçilerinin de hedefiydi. Gerçekte bunlar, Kemal Pir''in şahsında halklar arasında tohumları serpilen gerçek kardeşlik bağlarını ve ulusal kurtuluş mücadelesini hedeflemekteydiler. Kemal Pir''in en çirkin saldırılara maruz kalmasının nedeni buydu. Onun kişiliğinde adeta tarihin tüm tortuları ve en karanlık düşünceler ile çağın gerçekliği çatıştı.

1977'den itibaren kontrgerillanın yakın takibi altında olan Kemal Pir, bir komplo sonucu ilk kez 3 Haziran 1977 tarihinde üzerindeki bir silahla Ankara''da yakalandı. Ankara ve Ordu-Ulubey cezaevlerinde kaldı. Ulubey Cezaevi''nden kaçarak yeniden görevinin başına döndü ve en aktif biçimde çalıştı. İkinci kez ise 8 Aralık 1978 tarihinde Pazarcık''ta yakalandı. Üstünde bulunan sahte kimliğe rağmen kendisinin Kemal Pir olduğu bilindiği halde adını dahi kabul etmedi. En ağır işkencelere maruz kalan Pir, "Düşman bize her türlü işkenceyi yapmakta ve en kutsal değerlere saldırmakta kendini özgür görüyor, ama biz devrimciler de direnmekte özgürüz ve düşmanı bir saat daha uğraştırmak için bile olsa adımı da kabul etmeyeceğim" diyordu. Pazarcık'ta yakalanmasının ardından götürüldüğü Adana Cezaevi'ni adeta bir okul haline getiren Kemal Pir, verdiği seminer ve eğitim faaliyetleriyle ulusal kurtuluş bilincini burada da kavratmaya çalıştı ve bir anını bile boş geçirmeden gerçek önderliğini burada da kanıtladı. Kemal Pir, bir müddet sonra Urfa Cezaevi''nden bir grup mahkumu yanına alarak kaçmayı başardı.

Kemal Pir, cezaevinde ''adi'' suçlardan yatan mahkumlara kadar herkesle ilgilenerek, onları düzenin karşısına çıkarmaya çalıştı. Kemal Pir, bend tanımayan bir nehir gibiydi. Cezaevinde geçirdiği her gün, adeta duvarları zorluyor ve devrimci görevlerinin başına dönmek için en küçük fırsattan bile yararlanmaya çalışıyordu. Kemal Pir''in yaşamının ve mücadelesinin bize anlattığı en somut olgu, bir devrimcinin alacağı son nefesi bile kitleleri devrime seferber etmeye harcaması gerektiği ve bunun nasıl gerçekleşeceğidir.

Kemal Pir, cezaevinden ikinci kaçışı ardından, devletin kendisi hakkındaki yoğun arama ve imha kararına rağmen, yine en aktif biçimde görevlerinin başında yer aldı. Feodal-komprador çetelere karşı bu süreçte yükselen mücadelenin birçok alanda örgütleyiciliğini yaptı. Kitlelerin içinde geçirdiği her günü, devrimin kitleleri sardığı anlar haline getirebilmek için bütün enerjisini ortaya koydu. 1979 yılında PKK''nin ülke dışındaki alanlara kadrolarını geri çekme taktiğine bağlı olarak Kemal Pir de bu yıllarda Filistin-Lübnan kamplarına geldi. Bir grup arkadaşıyla birlikte Kürt ulusal mücadelesinin askeri çizgisi üzerine çalışmalarda bulundu; yanındaki grubun siyasi ve askeri eğitimini bizzat sürdürdü.
Yurtdışına çıkış
Yurtdışında kendisini siyasi ve askeri alanda yetkinleştirerek yeniden ülkeye dönen ve koşullara uygun bir faaliyet yürütmek için merkezi düzeyde görevlendirilen Kemal Pir, 1980''de en ağır baskı koşullarında ülkeyi bir baştan bir başa yürümüş, her bölgeye gidip sorunlarla yakından ilgilenmiş ve siyasi-askeri alanda belli bir plan çıkarmaya çalışmıştır. İşte böylesi yoğun bir faaliyet içerisinde olduğu bir dönemde, 1980 sonbaharında bir talihsizlik eseri yakalanan Kemal Pir, hemen Diyarbakır zindanlarına götürülmüş ve gösterdiği direnişle abideleşmiştir.

Kendisi Türk olduğu halde, onun Kürt halkı için bu kadar acıyı katık ederek direnişi yüksekte tutması, egemenleri de şaşkına çevirmiştir. Diğer önder kadrolara olduğu gibi Kemal Pir üzerine de oldukça sistemli işkence yöntemleriyle gelen sistem, onu teslim alabilmek için bin bir türlü yol denemiştir. Yoldaşlarına moral kaynağı olan ve ayakta bile duramaz haldeyken de görkeminden hiçbir şey yitirmeyen Kemal Pir, işkencecilerin daima korku kaynağı olmuştur. Mahkemelerin açılmasıyla birlikte birçok grup davasına katılan ve yaptığı güçlü siyasi savunmayla sistemi mahkum eden Kemal Pir, tüm yoldaşlarına örnek ve en cesaretsiz yüreğe bile cesaret veren bir güven kaynağı olmuştur. Mahkemenin kendi üzerine gelmesi ve bazı suçları ona mal etmek istemesi üzerine o, "Bana verilecek cezanın benim için pek önemi olmadığı kanaatindeyim. Verilecek cezanın siyasi olduğunu bildiğim için benim için şeref olacaktır" tarihi belirlemesini yaparak, davasına olan inancını göstermiştir.

21 Mart direnişi ardından yoğunlaştırılan teslim alma çabalarını boşa çıkarmak amacıyla 15 Temmuz''da M. Hayri Durmuş''un mahkeme salonundaki açıklamasıyla başlatılan ölüm orucuna katılan ve bunu M. Hayri Durmuş''un açıklamasını destekleyen bir konuşmayla duyuran Kemal Pir, yüzlerce tutuklunun hep birlikte direnişe katılmasını sağlamıştır. Yaklaşık 55 gün süren ölüm orucunda kendisini yaşatmaya çalışanların taktıkları serumu kolundan çeken ve "sizin gücünüz beni yaşatmaya yetmez" diyerek kararlı direnişini sürdüren Kemal Pir, son eyleminde ölümsüzleşerek dünya halklarının bağımsızlık, özgürlük ve sosyalizm mücadelelerinde sönmeyecek bir meşale haline gelmiştir.

Üniversitede okuduğu yıllarda, gelişen devrimci-demokratik hareketin de etkisiyle dünya gerçekliğini daha yakından kavramaya çalışan ve bilimin süzgecinden geçiren Kemal Pir, 1970 sonrası yaşanan yoğun tartışma ve araştırma sürecinde kendisini güçlü bir Marksist-Leninist olarak eğitmesini bildi. Kemal Pir, Marksizm-Leninizmle tanışmasını ve bunun kendi kişiliği üzerindeki etkisini şöyle ifade etmektedir: "Ben araştırır incelerken ve tahlil etmeye çalışırken; çıplak olarak kavramaya çalıştım ve Marksizme yöneldim. Marksizmin tek doğru düşünce sistemi olduğuna, sosyalist sistemin ezilen sınıfları kurtaracağına, eşitsizliği ortadan kaldıracağına, dünyadaki eşitsizliğin kapitalist sistemden kaynaklandığına inandım, Marksist oldum, yani sosyalist oldum. Dünyayı tanımak ve bilmek benim için yetmiyordu. Dünyayı değiştirmek gerekiyordu. Değiştirmek için de mücadele etmek gerekiyordu."
Kendi ağzından Kemal Pir
Kemal Pir, kendisini Kürt halkının ölümsüz önderi haline getiren ilk adımlarını nasıl ve neye dayanarak attığını şöyle anlatıyor: "Bu sistemi yıkabilmek için sistem karşıtı hareketleri aradım. Türkiye'de devrimci, komünist hareketlerdi; Kürdistan'da da ulusal kurtuluş hareketiydi. Türkiye'deki devrimci hareketler 1974 yıllarında parçalanmışlardı. Cezaevlerinden çıkan unsurlar önderlik yapamıyorlardı. Birleşme eğilimlerini değil, parçalanma eğilimlerini temsil ediyorlardı. Ama bu hareket, devrimci çevrelerde toparlayıcılık vazifesi gösteriyordu. 1972''lerde ortaya çıkan ve bugün PKK hareketi olarak bilinen bu hareket, bir örgüt değil, ideolojik-siyasal bir akımdı. Geleceğinde zafer vardı, hala da var, buna inanıyorum. Bunun için bu harekete katıldım. Basit tartışmalarla katılmadım. Ankara''da ADYÖD (Ankara Yüksek Öğrenim Kültür Demeği) vardı. Ben de bu derneğin üyesiydim. Abdullah Öcalan'ı orada tanıdım. Bu hareketin ideolojik şekillenmesinde bulunmadım. Benden önce bu hareket zaten şekillenmişti. Bu devleti, burjuva sınıflarının devleti olduğu için yıkmak istiyorduk. Bu hareket basit bir milliyetçi hareket olsaydı asla katılmazdım. Milliyetçi değilim, milliyetçi düşünce hangi ulustan olursa olsun karşısındayım. 1976 yıllarında bu harekete kesin olarak katılmaya karar verdim. Bu hareket, iddianamede iddia edildiği gibi bir örgüt değildi; bir ideolojik-siyasal eğilimdi, örgütlenmesi gerekiyordu."
Kemal Pir''in mahkeme duruşmasından bazı tutanaklar
Duruşma Hakimi: Kürdistan tarihini incelediniz mi?
Kemal Pir: Biraz, imkanlarım ölçüsünde.
Duruşma Hakimi: İncelediğiniz kadarıyla nereden gelmiş?
Kemal Pir: Benim edindiğim bilgi ve doğruluğuna inandığım görüş, Kürtlerin kuzey Avrupa''dan M.Ö. 2 bin yıllarında Dinyaper ile Dinyester nehirleri arasından geçip Kafkaslardan buraya indikleridir. Bunun bilimsel açıklaması tarihçilerin işidir, bense devrimciyim, devrim teorisiyle uğraşıyorum, tarih bilgisiyle değil.
Duruşma Hakimi: Başka görüşler var mı bu hususta?
Kemal Pir: Hatırlayamayacağım, şimdi bilimsel gerçekleri aramamıza gerek yok. Çünkü toplum bugün vardır. Ben devrimci olarak bugün var olan yapısını incelemekle karşı karşıyaydım.
***
Duruşma Hakimi: Gelelim 1978 ve sonraki döneme.
Kemal Pir: Bundan sonra genel olarak kendimle ilgili şeyler anlatacağım.
Duruşma Hakimi: Hayır, 1979''da Urfa Cezaevi''nden firar ettiniz.
Kemal Pir: Bir başka davam var. Sıkıyönetim savcığındadır. O mahkemede izah etmek istiyorum.
Duruşma Hakimi: Neden burada izah etmek istemiyorsunuz?
Kemal Pir: Oradan bana iddianame gelecek. Eğer bu davayla birleştirilse burada da söyleyeceğim.
Duruşma Hakimi: Muhtemelen açılacak dava bu davayla birleştirilir. Kısaca izah edin.
Kemal Pir: Daha bu iddianamedekileri bitirmedim; ama kısaca söyleyeyim: Yurtdışında idim.
Duruşma Hakimi: Neredeydiniz?
Kemal Pir: Suriye''de; Halep ve Şam''da.
Duruşma Hakimi: Halep ve Şam''da ne yaptınız ya?
Kemal Pir: Sahte kimlikle dolaştım. Kendimi sakladım.
Duruşma Hakimi: Neden Suriye''ye geçme ihtiyacı hissettiniz?
Kemal Pir: O şeyde anlatmam daha iyi olacak.
Duruşma Hakimi: Kısaca istiyoruz.
Kemal Pir: Gerek yok. Buradakileri bitirsem daha iyi olacak
***
Duruşma Hakimi: Cezaevinde seminer yapıyor muydunuz?
Kemal Pir: Yapıyordum.
Duruşma Hakimi: Siz mi yapıyordunuz?
Kemal Pir: Evet, genellikle ben epeyce konuşuyordum.
Duruşma Hakimi: PKK örgütünün, politik, ideolojik ve siyasi mücadele yöntemi nedir?
Kemal Pir: Kürdistan'da gericiliğin, yoksulluğun, sefaletin temel nedeninin sömürgeci ekonomik yapı olduğunu; bunun her türlü yozluğu, lümpenleşmeyi, geriliği temsil ettiğini; kültürsüzlüğü, kişiliksizliği geliştirdiğini; bunları ortadan kaldırmak için sömürgeci ekonomik yapının ve sömürgeci sistemin ortadan kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Sömürgeciliği temsil edenler Türkiye''deki burjuva hakim sınıflardır, Türk halkı değildir. Bu sömürgeciliği uygularken Kürdistan'da kendilerine işbirlikçi buldular. Tüm feodallerin milletvekili olması bunu açıkça gösterir. Duyduğum kadarıyla Kepoğlu Diyarbakırlı, Mehmet Celal Bucak Urfa''dan milletvekili. Bu devrimin dıştaki hedefi sömürgecilikse, içteki hedefinin de feodal, komprador siyasi düzen olduğu, bu siyasal düzeni yıkmadan toplumu ilerletmenin mümkün olmadığı görüşündeyim. Biz uzun süreli bir halk savaşını hedef almışız.
Duruşma Hakimi: Kafanda tahayyül ettiğin, eşitsizliklerin olmadığı bir devlet var mı?
Kemal Pir: Var tabii. Ama bugün mümkün değil. Komünizm dünya çapında gerçekleşmemiş. Bugün komünizmin ilk aşaması sosyalizm var.
Duruşma Hakimi: Şimdi komünist Rusya'da cezaevleri, mahkemeler var mı, yok mu?
Kemal Pir: Var
Duruşma Hakimi: Neden kuruyorlar?
Kemal Pir: Sınıf farklılıkları ortadan kalmamış Sovyetler Birliği'nde. Vietnam'da da sınıf farklılıkları ortadan kalkmamış. Sovyetler Birliği, Vietnam ve Angola'da hüküm süren devlet sistemi proletarya diktatörlüğüdür. Amerika'da bir avuç burjuva sınıfın diktatörlüğü var iken, oralarda halkın çoğunluğunun diktatörlüğü var. Proletarya demokrasisini kurarsan, bunun adı proletarya diktatörlüğüdür.


"Mersin Üniversitesi Haber Portalı"